Nuran YILDIZ

MEDYADA

Bu seçimde vaadeden kaybeder

Önce, siyasal imaj nedir?

- İmaj, Türkiye'de yanlış anlaşılan ve haksızlık edilen kavramlardan birisi. Siyasiler halkın önemli bir kesimi tarafından güvenilmeyen, oy almak için her türlü yolu deneyen insanlar olarak algılandıkları için ‘‘siyasetçinin imajı’’ dendiğinde bunun kötü, yalan ve yanlış birşey olduğu zannediliyor. Deneyim, birikim, giyim, davranış, eğitim, kariyer, söylem gibi birçok alt başlığı içeren imaj, insanların zihninde bir resim yaratmaktır. Bu resim gerçeğe ne kadar yakınsa o kadar başarılı olur. Seçmen aptal değildir. Kendisine sunulan imajın gerçek mi kurmaca mı olduğunu farkeder. Bu yüzden imajı doğru algılamak gerekiyor. Doğru insana, doğru mesajı, doğru şekilde anlatmak gerçek imaj çalışmasıdır. Ama laik olmadığı halde laikmiş gibi yapmak kurmaca ve aldatıcı imajdır.

ÖNEMLİ BİR SİLAH

Bir kampanya stratejisinde imajın önemi nedir?

- Strateji bir savaş terimidir. Belirlenen amaca ulaşmak için işi rastlantılara bırakmamaktır. Sahip olduğunuz silahları iyi bilmeniz, cephane yönünden iyi hazırlanmanız, rakibinizi iyi tanımanız, rakibinizin tavır alışlarına göre kendi tavırlarınızı değiştirmeniz gerekir. Bir planlama ve programlama gerektirir. Bunların toplamı stratejidir. İmaj, stratejinin önemli silahlarından birisidir.

İmaj oluşturma insanları aldatıcı bir çalışma mıdır?

- Kesinlikle hayır. Gerçekte olanı ya da olması gerekeni ortaya koymak amaçl anmalıdır. Konuşmayı, doğru cümleler kurmayı, sesinizi kullanmayı, giyinmeyi, beden dilini kullanmayı bilmiyorsanız dersler alabilirsiniz. Bunlar son derece etik yollardır. İmajda etik olmayan şey, gerçekte olduğundan farklı görünmeye çalışmaktır.

Liderlerin seçim dönemlerinde imaj ve strateji çalışmaları için yurtdışına gitmeleri gelenek oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Bunu anlamıyorum. İletişimle, imajla ilgili sorunları çözebilmek için Türkiye'de de olanaklar var. Yurtdışına gitmenin yararı ülkeye bir de uzaktan bakmak olabilir belki.

UNUTMAK İŞLERİNE GELİYOR

Uzun zamandır Türkiye'deki siyasal imaj çalışmalarını inceliyorsunuz. Siyasetçiler her seçim kampanyasında farklı imajlar mı çiziyorlar?

- Her seçimde değil ama gittikçe sıklaşan aralıklarla değişik imajlar çizen siyasetçiler var. Kamuoyunda yükselen eğilime uygun olarak söylemlerini, tavır ve davranışlarını değiştiriyorlar. Seçmen de bunun farkında.

Seçmenin unutkan olduğu söylemleri ne kadar doğru?

- Seçmenin unuttuğunu sanmıyorum. Ama o günkü ihtiyaçlarını giderecek bir söylem ya da imaj sergileniyorsa seçmen rahatlıkla unutmuş görünebilir. Çünkü geçmiş hakikaten hatırlanmaya değmiyor. Siyasetçi de geçmişte seçmene hatırlatacağı güzel şeyler olmadığı için unutkanlık söylemine sarılıyor. Unutkanlık her iki tarafın da işine geliyor. Bu bir tür savunma mekanizması.

Yani seçmen bile bile lades mi diyor?

- Hayır. Sürekli değişen ve dönüşen oylar olduğu gerçek. Örneğin DSP'nin oylarının bir bölümünün MHP'ye, MHP'nin oylarının bir bölümünün de DSP'ye gitme ihtimali var. ANAP'la DSP, ANAP'la DYP ve FP ile DYP arasında da böyle birşey var. Değişim karşılıklı olduğu için sonuçlara yansımıyor. Seçmenin davranışı değişiyor ama oyların yüzdeleri değişmiyor ya da çok küçük oranlarda değişiyor. Bu değişimi en hızlı ve en çok kendisine yönlendirebilen parti oy oranını arttırır.

18 Nisan seçimleri neden çok önemli?

- 1996 yılında önemli bir şeye tanıklık ettik. Atatürk'e ve onun ideolojisine karşı olduğunu söyleyen bir siyasi partinin hükümet ettiği bir dönemden geçtik. Siyaset dışındaki güçlerin ağırlığını hissettiğimiz, demokrasiyle ilgili sancılı bir dönem yaşadık. İnsanların demokrasiye ve demokrasinin en temel araçlarından biri olan seçime inancını yeniden kurmak gerekiyor.

OY VERMEYECEKLER ÇOK

Bu seçimin bir özelliği daha var. Oy vermek istemeyen seçmen sayısının en yüksek olduğu seçimlerden biri olacak. İnsanları oy vermeye yöneltme yollarından biri seçimi kutsamak, referandum gibi algılatmak...

Oy vermeyecek seçmen sayısı neden fazla?

- ‘‘Nasıl olsa birşey değişmeyecek’’ düşüncesinden kaynaklanıyor. Mevcut siyasetçilere ve siyasetin yapılış biçimine güven duymama var. Güvensizlik yalnızca çeteler, yolsuzluklar, siyasilerin onlarla bağlantısıyla açıklanmaz. Bu güne kadar vadedilenlerin gerçekleştirilmemiş olmasıyla da açıklanabilir. Onun için bu seçimlerdeki kampanya dili önemli. Bu seçimlerde hangi parti ya da aday vadederse seçmenin siyasete güvenmeme duygusunu körükleyecek. 18 Nisan seçim sürecinde vadeden kaybedecek.

Öyleyse seçim kampanyaları önemli...

- Özellikle bu seçimde önemli. Kararsızlar ve oy vermek istemeyenler açısından kampanya konsepti ve stratejisi çok önemli. Fakat sanırım 1983'ten bu yana en kötü kampanyalara tanıklık edeceğiz.

Neden?

- Bir kere genel olarak toplumsal kampanya geleneğimiz yok. Ayrıca Batı'da kampanyalar uzmanlar tarafından yürütülür. Sosyologlar, iletişim uzmanları vb. Bizde baş aktör siyasetçinin kendisi ve yakın çevresidir. Öyle olunca da kampanya gürültüden öteye gidemiyor. Batı'yı taklit ettiğimizde de kötü taklitler yapıyoruz.

Kazanmak isteyen parti bu seçimde ne yapmalı?

- Eğer vadetmek kaybetmek demekse başka bir çözüm bulunmalı. Bu her siyasi parti ve adayın güçlü olduğu konularda tanımlamalar, hatırlatmalar yapması demektir. İnsanlara geçmişe ve geleceğe ilişkin olanı, ‘‘Neler yaşadık’’ ve ‘‘Neler yaşamalıyız, neleri hakediyoruz’’u tanımlamak gerekir. Hatırlatma ve tanımlamayı en doğru şekilde yapan siyasi partinin biraz daha şanslı olacağını düşünüyorum.

Herkes hatta siyasetçiler bile siyasette yüzlerin değişmemesinden yakınıyor...

- Şu gerçeği kabul etmek durumundayız. Bu ülkede siyasi partilerin liderleri üç yolla değişir: Ölüm, yasaklı olma ve başka bir makama gelerek. Bunun dışında bir yönteme rastlamak mümkün değil. O zaman siyasi arenada oyuncuların değişmesini bekleyemezsiniz, çünkü yeni oyunculara yer açmıyorsunuz. Mevcut siyasileri değiştiremediğimize göre imaj ya da iletişim danışmanı onların tavır, davranış ve siyaset tarzını değiştiriyor. İşte o zaman imaj ve iletişim stratejisi önemli.

Bütün bunların ışığında şu ana kadar partilerin ortaya koyduğu seçim kampanyalarını değerlendirir misiniz?

- Bu seçimde parti liderleri daha ılımlı, olumlu, karalayıcı olmayan bir kampanya gerçekleştireceklerini söylüyorlar. Burada birşey unutuluyor. Türkiye sevinçlerini ve kızgınlıklarını uçlarda yaşayan insanların ülkesi. O nedenle ılımlı kampanya risk taşır. Zaten liderler de bunu farketti. Bununla birlikte kampanyaların Batı'da olduğu gibi denetlenmesi gerekir. Örneğin İngiltere'de Tony Blair'e karşı muhafazakar rakibinin uyguladığı kampanyada gazete ilanları şöyleydi: Son derece karamsar, kasvetli ortamlar, savaş alanlarına dönmüş kentler, gri bir gökyüzü, yerler çöp... Üzerinde ‘‘Eğer Tony Blair'e oy verirseniz ülkeyi böyle bir gelecek bekliyor’’ yazısı... Bu bir karalama kampanyasıydı. İngiliz yasaları bunun yayınlanmasını yasakladı. Muhafazakarlar seçim kampanyalarını değiştirmek zorunda kaldılar.

Başlayan kampanyaları değerlendirir misiniz?

- Genellikle kötü ve kimliksiz kampanyalar. Başarılı bir seçim kampanyasının bir kimliği olmalıdır. Kısa, net ve tutarlı mesajlar içermelidir. Başarılı bir kampanya partinin ya da adayın kanatlarındaki rüzgar gibidir. Ama bu kampanyalarda o rüzgarı görmüyorum. Örneğin ANAP'ın sessiz çoğunluk söylemi gerçekçi değil. Üstelik çok ve farklı şey söyleme çabasından seçmenin kafasını karıştırıyor. Oysa seçmen gündelik telaş içinde kısa ve net mesajlara açık. DYP ise önce DP'nin 1950 kampanyasını taşımaya çalıştı. Demokrasi ve din söylemiyle, ‘‘Yeter söz milletindir’’i, ‘‘Yeter hak milletindir’’e çevirerek. FP için seçim kampanyası çok önemli değil. Onlar dört yıl boyunca kampanya yapıyorlar ve hem de en etkili yolu, yüzyüze iletişimi kullanıyorlar. DSP ise net ve başarılı bir kampanya gerçekleştirecek ve bir tek şeyi söyleyecek: ‘‘Dürüstlük.’’ CHP'nin durumunu zaten Sayın Baykal özetledi. Siyasal iletişimi bilmiyorlar.

A.Ü. İletişim Fakültesi'nden Nuran Yıldız, lider imajlarını ve kampanyaları değerlendirdi

BİRAZ tehlikeye girer gibi görünse de 18 Nisan seçimleri hızla yaklaşıyor. Meclisteki tartışmalar bir yana siyasi partiler imaj yarışını da bırakmıyorlar. Ortada kararsızların ve siyasetten umudunu kesen küskün seçmenlerin oluşturduğu kocaman bir pasta var çünkü. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Araştırma Görevlisi Nuran Yıldız, seçmeni sandık başına yöneltmek için adeta kutsanan 18 Nisan seçimleri öncesi, liderlerin siyasal imajlarını ve kampanya çalışmalarını Hürriyet için değerlendirdi. Yıldız'ın üzerinde durup düşünülmesi gereken belirlemelerinden bazıları şöyle:

* Bu seçimde vadeden kaybeder.

* Seçmen aptal değil, sadece unutmak istiyor.

* Sürekli değişen ve dönüşen oylar var.

* Toplumsal kampanya geleneğimiz yok.

* Ilımlı kampanya risk taşır.

* Seçmen kısa ve net mesaj istiyor.

Siyasal imaj konusunda doktora çalışması yapan Yıldız, sorularımızı cevapladı:

(Hürriyet - 29.03.1999)