Nuran YILDIZ

Sabah Gazetesi - Arşiv

'İnsan şişirilmiş tuluma benzer'

"İnsan şişirilmiş tuluma benzer, ağzını açınca söner." Söz sanırım Kaşgarlı Mahmud'a aitti. Biz ise konuşmayı pek severiz. Konuşarak kendimizi inşa ettiğimizi sanırız. Ya da herkes bizi dinlemek için ölüyor sanmak egomuza iyi gelir. Sonuç: Bir çene ishali hali. Bu durumda Kaşgarlı'nın sözü bir şey ifade etmiyor sanıyorsanız, size öyle geliyor!
Sessizlik, içinde taşıdığı gerilimle istediğiniz sonuçları alma olasılığınızı artırır. Sessiz beklemenin gerilimi savaş sanatının en önemli yönetim alanlarından biri. Bana bunları Genelkurmay'ın katılaşan suskunluğu düşündürtüyor. Asker gerçekten demokrasi öyle gerektirdiği için mi, yoksa sessizliğin en büyük strateji olduğunun farkında olduğu için mi susuyor?
Strateji (varsa) "Cumhurbaşkanlığının C'sini bile konuşmam" derken yaralansa da bu sessizliği doğru okumak lazım.
Yarınki askerin Arınç'ı ziyaretinde ise süreye odaklanmalı. Arınç, TBMM Başkanı seçildiğinde komutanların ziyaret süresi yanlış anımsamıyorsam 3 dakikaydı. "Merhaba-hoşçakal" demeye bile yetmeyecek kısalıkta bir zaman. Bugünlerde bu ziyaretin ne kadar süreceği önemli. Ziyaret sonunda asker yine susar, Arınç konuşursa seyreyleyin medyayı.

Beceriksiz kadın Türkiye'de!

Günlerdir yazacağım, sıra gelmiyor. Şu bir türlü arabasını park edemeyen kadını. Aylar önce İtalyan Peroni bira reklamındaydı, şimdi Doritos'ta. Aylar önce de otomobili oldukça geniş bir alana park edemiyordu, şimdi de edemiyor. Park etme tekniğinde sıfır ilerleme. Olur mu? Direksiyondaki kadınsa, mümkündür.
Yanlış hatırlamıyorsam park edemeyen kadın İtalya'da, reklamların kadınları beceriksiz olarak göstermesi davasına konu olmuştu.
Türkiye'de kadın hareketinin cılızlığı düşünülürse bu reklamı dava etmeye sıra gelmesi zor.
Reklam dünyasında iyi fikir krizi sürdükçe park etme beceriksizi kadın bugün Doritos'ta, yarın ped reklamında, sonra araba reklamında olabilir. Sizin sokağa park etmeye kalkabilir. Canımı sıkan, orjinali İtalya'da olan reklamın yaratıcılığı için Doritos'a pay çıkarılması.
Dahası, kadınlar reklamlarda Ayşe Teyze'den başlayarak tüm ev işlerinde ve annelik modellerinde mükemmelken otomobil kullanımında mükemmel değil. Yoksa hâlâ otomobil kullanmak erkek işi olarak algılanıyor olmasın? Bizde cinsel ayrımcılık nedeniyle dava edilecek reklamlar hiç yok mu?

BKM ve organizasyon şirketlerine soru

"Köyümüze sinema gelmiş" keyfi içinde, Cem Yılmaz için Anatolia Gösteri Merkezi'ndeydik. Bu düşüncede olan iki bin kişiydik. Yazıya, iki bin kişi felaketten döndük diye devam etmek çok mümkün. İşlevine uygun olmayan yapılarda, çadırlarda gösteri izlemeye mahkum biz taşralılar Anatolia'da soluk alamadık.
Dar koltuklar koridorla bölünmeksizin 50'li sıralar halinde. Havalandırma yok, çıkışlar yetersiz. Anatolia bir çadır. Küçük bir yangın çıksa iki bin kişinin kurtulma olanağı yok. Salonun boşalması 40 dakikayı buluyor. Çıkarken yüzlerde keyif yerine kızgınlık, bunaltı vardı. Üstelik yöneticiler salonun tahliye sıkıntısı olduğunu kabul ediyor.
Bu işkencenin ortalama bilet maliyeti 50 milyon YTL. Bu merkezlerin denetimlerini yapmayan ilgililere soruyorum: Önlem almak için binlerce kişinin ölmesine yol açacak bir olay mı olmalı?
Başta BKM olmak üzere organizasyon şirketlerine soruyorum: İzleyicinin konforu sizi ilgilendirmez mi? Menajerliğini yaptığınız sanatçının konforunu bilet fiyatına eklerken izleyicinizin konforu için koşullar eklemez misiniz? Çağdaşlık kriteriniz nedir?
Oysa bugün Cem Yılmaz efsanesinin sahnedeki mütevazılık kılıfıyla bürünmüş muhteşem iletişim yönetimini yazacaktım. Olmadı.

Toyota tecrübeli pilot bulamadı!

"Ben bu işi biliyorsam bu iş tutmaz" dediğim, asırlık iletişim yazarlarıyla ters düştüğüm durumlar artmaya başladı. Bundan sonra yer oldukça bu durumun örneklerini vereceğim. Bir süre önce "Yeni Nesil Corolla", www.tecrubelipilotlararaniyor.com adresine gönderme yapan teaser'larla piyasaya çıkmıştı. Açıkçası "pilot" ve "otomobil" çağrışımını zorlama bulmuş, yaratıcılık adına hedef kitle yanıltılmıştı. Bana göre bu yol riskli, iletişimi iyi biliyor geçinenler için müthiş yaratıcıydı.
Düşündüğüm oldu. Androidi anımsatan pilot fotoğraflı konsept devamlılığa yansımadı. Corolla'nın tam sayfa reklamlarında bile ne bir pilot çağrışımı, ne de pilot fikrinden hareket eden bir şey var. Pilotun yerinde tonton bir şoför amca. Pilotlukla, hızla alakası yok amcanın.
Pek çok reklam kampanyası devamlılık sağlamada sorun yaşıyor. İyi de Toyota'nın o kadar teaser harcaması nereye gitti? Yoksa pilot mu bulunamadı? Peki bu kampanyayı savunanlar yaya mı kaldı?

Keşke bütün reklamlar bu kadar ilham verici olsa

Gazeteye geldiğimde masamda Adidas'ın üzerinde "Impossible is Nothing" yazılı kara kaplı kitabı duruyordu. Daha kapağından heyecan veren bir iş. 30'un üzerindeki sporcunun imkansızı başarma öyküleriyle, sözleri ve çizimleri var içerisinde. 2004'te başlayan "Impossible is Nothing" kampanyası yeni açılımlarla devam ediyor.
Reklam Ajansı 180 Amsterdam tarafından yaratılmış olan slogan ve konsept reklam tarihinin unutulmazlarından biri. Konseptin yaratıcı Direktörü Bullock "Keşke bütün reklam işleri bu kadar ilham verici ve anlamlı olsaydı" diyor kampanya bilgi formunda. Ne büyük bir gurur gizli sözlerinde.
"Impossible is Nothing" basit. Asıl zor olan o basiti bulmak değil mi? Üretken. Verimli (ilham verici de denebilir). Çok daha önemlisi insanı öne çıkaran, kendine güvenmesini sağlayan pozitif yaklaşıma sahip.
Bizim reklamcılar arasında "Büyüyünce Adidas'ın reklamcısı" olacağım diyen var mı acaba?

Aklımda kalan

Gül'ün "Henüz kimin olacağına karar vermedik" demesi -Cumhurbaşkanlığı seçimi Erdoğan ve Gül ilişkisinin turnusol kağıdıdır. Peki, Gül'ün etrafındaki aklı evvel (yaradılıştan akıllı ya da sivri zekalı, ne derseniz) dostları ve danışmanları "en iyi sürücü hırsını frenleyebilendir" demez mi? Ya da "bazen ikinci adam olarak kalmaya karar vermek gerçek iktidardır" demez mi? Ya da Gül, Teke Tek'te Fatih Altaylı'ya adaylık için "Henüz kimin olacağına karar vermedik" cümlesini kurmanın gizli iktidarından kaynaklandığını fark etmiyor mu?
Kadir Has'ın ölümü - Bir işadamının kendi adının toplumsal sorumlulukla özdeşleşmesini sağlamasının en güzel örneğiydi. "Hayırsever işadamı" olarak iş dünyasının toplumsal kabulünde en önemli rollerden birini oynadığı için ölümüyle iş dünyasının imajında boşluk oluştu.

(Sabah Gazetesi 25.03.2007)