Nuran YILDIZ

UCUZLAYAN DEMOKRASİ: PARAYI BASTIRAN CUMHURBAŞKANINI ALIR!

----- 23.11.2009 - 00:01 -----

Cumhurbaşkanını “demokrasi” etrafındaki demagojiyle halkın seçmesini sağlayan yasa çıktığında, parlamenter sistemin bir sigortası daha devre dışı kalmıştı. Sonuçlarının neler olabileceğini hep birlikte göreceğiz.

Geçen hafta içinde cumhurbaşkanı seçiminin alt yapısını belirleyen tasarı Bakanlar Kurulu’nda kabul edildi. Önemli bir ayrıntı var tasarıda: Adaylar kampanyaları için hazine yardımı alamayacak ama yardım toplayabilecek. Kimlerden yardım alınamayacağı sıralanmış tasarıda. Şimdiden o yasakların nasıl delineceğini gösteren birçok yöntem de ABD’den ithal edilmiş olmalı.

Tasarıda bir kişinin yapabileceği nakdi yardımlar için bir üst sınır göremedim. Dünyanın en büyük şirketi tek başına cumhurbaşkanını finanse edebilir gibi. Halkın cumhurbaşkanı sizlere ömür yani. Parayı basan cumhurbaşkanını alacak anlayacağınız.

ABD’de bir kişinin yapabileceği yardımın üst limiti sıkı sıkıya belirlenmiştir. Bir çok ABD başkanının başı bu nedenle belaya girmiştir. Mesela Nixon onlardan biri.

ABD, başkan adaylarının kampanya finansmanı konusunu demokrasi için en büyük tehlike olarak görür. Bir yandan daha çok kampanya harcaması yapanın seçilme olasılığı artarken bir yandan da aday kendisini destekleyen şirketlerin ve lobicilerin kuklasına dönüşür.

Seçilmenin parasal kaynaklara bağlı olduğu ülkelerde “demokrasinin ucuzlaması” kaçınılmazdır. Parayı bastıran cumhurbaşkanını ya da başkanı satın alır!

BAŞBAKAN HATA ÜSTÜNE HATA YAPIYOR

Bence Başbakan Erdoğan çok yorgun. Konuşma yazarlarını bile denetleyecek durumda değil. Eskiden yazılı metin konuşmaları sıfır hatalı olurdu. Kendisi defalarca kontrol ederdi. Bu kez özensiz konuşmalarıyla dikkat çekiyor. Galiba bakmıyor hiç.

Kızılcahamam’da “Kurtuluş Savaşı’nda yavrusu ölen analar ağlamadı” diyerek başladığı cümle ağlayan anaları sıralayarak devam etti. Teröristin anası, isyancının anası ağlamış, Kurtuluş Savaşı’ndaki analar ağlamamış!

Başbakan Kurtuluş Savaşı’nı düğün dernekle karıştırıyor olmasın sakın? Asıl Kurtuluş Savaşı’nın anaları ağladı ama oğlu cepheden geri kalmasın diye içine içine ağladı hepsi. Sessiz sessiz aktığından gözyaşları, gencinin de yaşlısının da yanağında gözyaşı yatağından olmuş oluk izleri vardı.

Başbakanın kafasındaki Kurtuluş Savaşı imajı nasıl merak içindeyim.

GALATASARAY YÖNETİMİ GİTMELİ!

Ne bahtsız bir yazarım ki yazdığım spor yazılarının çoğu Galatasaray’daki olumsuzluklara dair. Bir Galatasaraylı olarak yazmak mı zor, yazmamak mı onu varın siz tahmin edin.

Yönetimin iletişimi baştan sona tutarsız diye yazan, yönetimdeki iletişimci Yiğit Şardan’a bakıp bu durumu hem anlayan hem de anlamayan benim.

“Mor gay rengidir” diyerek, zihinleri zorlayacak kadar yaratıcı, edepsizlikte sınır tanımayan küfürleri gark olan da benim.

“Arda’ya yazık oluyor, bu çocuğu magazincilerin ve sarışınların elinden kurtarmak lazım” diyen ve sonra bir sarışınla Roma’da grip olduğunu öğrenince içi sızlayan da ben.

Bu son basketbol rezaletinde, hem de takımın en iyi olduğu dönemde bir oyuncunun yerine başkasını sokacak kadar kendini yitirmiş bir ruh halinin ardından yönetim “Ligden çekilelim, böylelikle Yiğit Şardan da yönetimde kalabilir” diyebiliyor.

Yöneticilerin çıkarlarına Galatasaray’ı feda edenler bir an bile durmamalı o kulübün başında.

AKLIMDA KALAN

YARSAV’ın yeni Başkanı Emine Ülker Tarhan: Bir süredir medyanın rol modeli türbanlı kadınlar olup çıkmıştı. Siyasetçi eşi ya da köşe yazarı türbanlı modeller. Bu ortamda YARSAV’ın yeni başkanı Emine Ülker Tarhan içimizi aydınlattı. Seçilmesi nedeniyle Anıtkabir’i ziyaretini izledim. O nasıl bir dik duruştu görmeliydiniz. (Bulursanız Internet’ten izlemelisiniz mutlaka.) Uğur Dündar’la Star Haber’de konuktu, izledim. Kameralar önünde olmanın ağır makyaj, gösterişli giysiler, sahneye çıkacakmış gibi yapılmış saçlar olmadığını gösteriyordu. Gelişigüzel toplanmış saçlarıyla, sade, gösterişsiz giyimiyle nasıl güzel, nasıl mağrur, nasıl özgüvenli bir kadın olunacağının dersini verdi sanki. Sarı bir papatya gibi zarif ve aydınlık bir kadın. Öyle kalmasını dilerim. Medyanın dolduruşuna gelmeden hep öyle naif ve dik duruşlu olmalı ki öyle kadınlara ihtiyacımız var.