Nuran YILDIZ

İHTİRAS KURBANLARI

----- 28.04.2010 - 00:01 -----

Başlık size eski bir Türk filmini çağrıştırmış olabilir. Türk siyasetinde sıkça izlediğimiz bir filmden söz ediyorum oysa.

İhtirasına yenik düşmüş, siyasetçi mezarlıkları dolu ülkemiz.

İhtiras tehlikeli duygudur. Doğruyla yanlışı, güzelle çirkini karıştırtır insana. Hastalıklıdır. Rahat huzur bırakmaz kıvrandırır.

İhtiras insanın kendi içindeki girdap, kendi dışındaki bataklıktır.

Uyuşturucudur, hayal dünyasında yaşatır insanı, gerçekle bağlarını koparır.

Karşı cinse duyulanı da öyledir. Siyasette yaşananı da.

AKP’de gördüğümüz, gözler önünde olanı. Bir de gözden (medyadan) uzakta yaşananı var. DP’de olup bitenler…

Anavatan’la Demokrat Parti’nin birleşmesiyle sorunlar çözüleceğine arttı. “Cindoruk gitsin, ben geleyim”cilerle, “Cindoruk gitsin, bizimki gelsin”ciler birbirine düşmüş durumda.

Üst üste barajı aşamayan bir parti yok olmaya mahkumdur. Bunu fark etmiyor DP’deki ihtiras tutkunları.

Yapılması gereken, bu karmaşık süreçte Cindoruk’un deneyimi ve güvenilirliğinin arkasında durmaktır. Liderlik tartışmasının seçim sonrası açılmasıdır.

Seçim sürecinde liderlik kavgası, kazanılmamış mülkün paylaşımı kadar komik oluyor.

DP’de siyaset yapanlara hatırlatmak isterim ki ihtiras tutkunlarının sonu ihtiras kurbanı olmaktır.

ORADA YEŞİLÇİFTLİK BELEDİYESİ VAR UZAKTA

Ne zaman Afyon sınırları içine girsem Ahmet Toptaş’ı arar, koordinatlarımı bildiririm. Vakit çakışması yapabilirsek mutlaka bir yerde buluşup birbirimize hal hatır sorarız.

Siyasette kıymeti bilinmeyen “has” adamlardandır. Düzgündür, yardımseverdir, dürüsttür yani.

Pazartesi yine aradım. “İliniz sınırları içindeyim bilginize” dedim. Vakit çakışması yapamadık. Yakınlarından geçtiğim Yeşilçiftlik Belediyesine uğrayıp Başkanın bir çayını içmemi istedi.

Uğradım. Başkan Zekeriya Ölmez’le tanıştım. İyi ki tanıştım.

Yeşil Çiftlik adı gibi. Yemyeşil. Şirin. Göğsünde gazi madalyalı yaşlı, ton ton amcaların misafirperver el sallayışlarıyla karşılanıyorsunuz. Sımsıcak.

Zekeriya Beyi size anlatmak sayfalar sürer. İki çocuğu var, adları Devrim ve Deniz. Bu adlar anlatabilir size onu.

Üçüncü dönemdir CHP’den seçiliyor. Afyon-Konya arasında. Cemaat yapılanmalarıyla mücadelesiyle ün yapmış. Mahkemelere düşmüş. Gazetelerde adı, televizyonlarda kendisi çıkmış bu yüzden.

Yıpranmış, yıpratılmış. Bu süreçte bir kez ama bir kez CHP yönetiminden arayanı olmamış. Ne destek vermek için ne de kazandığı seçimler sonrası kutlamak için!

Parti yönetimine kırgın, yalnız bırakılmış. Asla partisine kırgın değil ama.

Yeşilçiftlik Belediyesi CHP’de merkezle çevre arasındaki iletişimin küçücük bir özeti.

Buradan CHP yöneticilerine sesleniyorum, beni okuduğunu bildiklerime özellikle: Orada bir Yeşilçiftlik Belediyesi var uzakta, o Belediye sizin Belediyeniz hiç değilse bir “alo” deyin..

AKLIMDA KALAN

Her şeyin sayılarla ifade edildiği ülke: Geçen haftayı bedelli askerlik bekleyenlerin gözyaşlarıyla bitirdik. Onların medyadaki sözcüleri 250 bin bedelli bekleyen olduğunu yazdı. Sayının büyüklüğü ikna edici olabilirdi. 250 bin kişi milyarlarca lira katkı yapabilirdi bütçeye. Büyük paralar daha da ikna edici olabilirdi. Her şey alınıp satılabiliyor ya değerini bulunca. Batıdaki üstünlüğümüzü patlamış nüfusa endeksleyenlerin ülkesindeyiz. Toplumsal refahı bir yana bırakıp “3 çocuk” dayatmasına takılıp kaldık. Üstüne ülkemizin yalnızca %23’ünün hazinenin olduğu açıklandı. Ülkeni dert etmene gerek yok nasılsa kala kala %23’ü kalmış demeye getirdiler. Kamer Genç’i de TBMM’de konuşturmuyorlar, “vekil sayın ne kadarsa o kadar konuş” yönetimi yüzünden. Her şeyin sayılarla ifade edildiği ülkede ilkeden, ülkeden konuşunca geri kafalı grubuna girmemiz de kaçınılmaz oluyor haliyle.