Nuran YILDIZ

SENİN İÇİN DELİ OLUYORUM!

----- 01.04.2011 - 01:01 -----

Hep öyledir.

Ya birisi için deli oluruz ya da biri(leri) bizi deli eder.

Ya birisi için çıldırırız ya da biri(leri) bizi çıldırtır.

Ya aklımız başımızdan gider ya da aklımızı başımızdan alırlar.

Duygusal durumumuza göre şekilleniyor kurduğumuz cümleler. Daha doğrusu biz öyle sanıyorduk, değilmiş!

Biri için, biri tarafından delirme halimizin rasyonel açıklaması varmış.

Öyle hormonal durumla, psikolojik arka planla ilgili bir açıklama değil. Tamamen bilimsel.

Ankara Üniversitesi’nin iki muhteşem doktoru Prof. Dr. Cem Atbaşoğlu ve Doç. Dr. Meram Can Saka delirme halimize, şizofreniye kafayı takmışlar:
Şizofrenide bünyenin etkisi nedir? Çevrenin etkisi nedir?

AB konunun Avrupa ölçeğinde araştırılması için 12 milyon Euro’luk bir bütçe ayırmış.

Günümüzde herkesin delirme halinin eşiğinde durduğuna inanıyorum. Eğitimlisi, eğitimsizi, kadını, erkeği, Avrupalısı, Asyalısı hep aynı eşikte duruyoruz.

Bünye yatkın, çevre uygun olunca eşiği öbür tarafa geçmeye küçük bir kıvılcım yetiyor.

Şizofrenik bir çağdan geçiyoruz, bu notu buraya düşüyorum.

UMUT…

Umut en büyük işkencedir! Döner döner bu sözü söylerim.

Hastanın iyileşme umudu. Gidenin dönmesi umudu. Hasretin bitmesi umudu. Çalışanın yükselme umudu.

Ve… Tutuklunun özgürlük umudu…

Ergenekon Savcısı değişti ya, sonucu ne olur bilinmez ama hukuktan umudunu kesmiş olanlar için hukuk umudunun filizlenmesi…

Ne büyük işkencedir umut! Ve umudun içindeki bilinemezlik!

KORKAK ADAMLAR!

Geçen cuma erkek okurlara sormuştum: Erkekler kadınlarla yaşadıklarını birbirlerine anlatırlar mı? Ne anlatırlar? Neden anlatırlar?

Soru basitti. Ya da bana öyle geliyor. Ti’ye alınabilirdi. Dalga geçilebilirdi. “Ben değil arkadaşım öyle yapıyor” yalanı üzerinden yanıt verilebilirdi.

Sustular. Belli ki korkmuşlar. Fazla ciddiye almışlar. Korkan adamlarla ciddiye alan adamların tepkisi genelde aynı kapıya çıkar: Sessizleşirler. Kadınlar için bu resim “eblehleşme” belirtisidir.

Kadınlar hakkında konuşurlar. “Konuş” dediğinizde susarlar. Belli ki kendilerine güven sorunları var. Senkronları tutmuyor.

Kadın okurlar ise kendilerine ait olmayan bir soruyu yanıtlamışlar. Her şeyi bilirler ya… Fikir ileri sürmüşler. Varsayımda bulunmuşlar.

Erinmişler etraflarından bir erkeğe sormaya. Kolaycılar.

Yanıt veren erkeklerin sayısı beşi geçmiyor. Onlar da kendilerini değil, başkalarının durumundan çıkarımda bulunmuşlar güya…

Yanıtlarına gelince… “Erkekliklerini kanıtlamak için” diyen var. Haklılar, tanıksız gerçek olmuyor artık.

“Anlatma da bir öğrenme süreci” diyen var… Ağzından çıkınca kulağı duyuyor olanlar…

Bende ise erkek okurun açık yürekliliği ve cesareti hakkında kocaman bir hayal kırıklığı var…

RİCA…

Özel bir arkadaşım değilseniz… Aramızda dostluk yoksa… Lütfen cebime mesaj atmayın!

Olur olmaz bir saatte hiç atmayın. Gecenin bir yarısı mesajla adaylık için destek istemeyin.

“Şu televizyondayım beni izleyin” diye reklam geçmeyin. Ne sizinle ne de yaptıklarınızla hiç ilgilenmiyorum! Lütfen…

AKLIMDA KALAN

İnsan kendi cehennemini kendi içinde taşır. Cenneti mi? O hep uzaklarda bir yerdedir!