Nuran YILDIZ

TÜRKİYE’DE SİYASETÇİNİN OLGUNLAŞMASI İÇİN…

----- 18.05.2011 - 00:30 -----

Yeni zamanlarda bir talep var: “Siyaset gençleşmeli…” Bu düşüncenin bir başka söylenişi de şöyle: “Gençler siyasete girmeli.”

Genel taleplere hep kuşkuyla bakarım. Popülizmden kaçarım. Gençlerin siyaset yapabilmesi için yaşlıların siyasetten çekilmesi gerekmiyor.

Siyaset yapmakla ilgili bir tek ölçüm vardır, yeter ki akli melekeleri yerinde olsun. Cinsiyet ve yaş ayrımı saçma.

İşin özü siyaset bir eylem alanı gibi algılansa da aslında bir karar alanıdır. Bu nedenle de sükunet, sağduyu, sabır, değerlendirme ve deneyim şarttır.

Dün, Üniversitemizin Su Enstitüsü’nün açılışında eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i dinlerken düşündüm.

Eğer Demirel bugünkü deneyim, sağduyu ve değerlendirme niteliklerine gençken sahip olsaydı belki de 12 Eylül hiç olmazdı…

Bizde siyasetçinin devlet adamı olgunluğuna ulaşabilmesi için 70 yaş sınırını geçmesi gerekiyor…

Ve maalesef ağır badireler atlatması da gerekiyor…

HAYDİ SİZ DE GELİN!

Yarın 19 Mayıs. Üniversitemizin organize ettiği ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın sahne aldığı “19 Mayıs Gençlik Konseri”yle kutluyoruz bayramı.

Üçüncü yılımız. Ankaralının konsere ilgisinden memnunuz. Artık bu konserin bağımlıları var. Bilet bulabilir miyiz telaşını yaşayanlar var.

Ankara, Arena’da, saat 20.00’de. Medyanın ilgisi, Ankaralının ilgisi inanılmaz. İlanlarımızı ücretsiz yayınlayan Hürriyet, Sabah ve Habertürk’e, konseri canlı yayınlayacak olan TRT’ye, haberlerimizi yapan tüm televizyon kanallarına çok teşekkür ederiz.

Öğrencilerime öğrettiğim bir şey var: Siz iyi iş yaparsanız herkes size destek olur.

Haydi siz de bu unutulmaz konsere gelin, çünkü sonrasında geldiğiniz için kendinize teşekkür edeceksiniz.

AHLAKİ DURUŞ

Herkesin gözleri önünde, birileri MHP Genel Başkanına şantaj yapıyor. İstifası için geriye doğru gün sayıyor.

Televizyonlar “Süre 24 saat sonra doluyor” diye başlık atıyor.

Hiçbir lider “Bu ayıptır” demiyor, “Biri bunu durdursun” demiyor.

Biz ne zaman başkalarının kanından beslenen bir toplum olduk? Ne zaman?

NOT:

Araştırmacı Adil Gür “Her MHP’li erkek, bir kadına oy verdirse MHP’nin baraj sorunu kalmaz” demiş. Ne cinsiyetçi bir yorum. Kadınları siyasette ne kadar edilgin figürler olarak görüyor ve erkekleri ne kadar başat sunuyor.

AKLIMDA KALAN

“İsmail uyuma! İsmail uyuma” yalvarışı: Fox Haber’de izledim, belki siz de başka bir kanalda izlemişsinizdir. Bir trafik kazası sonrası. Kolundan yaralı 11 yaşındaki Efe, sedyeye yatırılmış olan üç yaşındaki kardeşinin başında, sesleniyor: “İsmail uyuma! İsmail uyuma!” Sonra bakıyor ki başarılı olamıyor, etrafından medet umar gibi “Uyumasın ya, uyumasın ya…” diye sesleniyor. Bir yandan da sedyede yaralı yatan annesini teselli ederken beş yaşındaki kız kardeşinin de elinden tutuyor. Galiba ambulans görevlilerinden biri tedbir olsun diye bebeğin uyanık kalmasını istemiş, Efe de bunu duymuş olmalı. 11 yaşında bir çocuk. Ama binbir yaşında bir sorumluluk, bir sahip çıkma, bir koruma isteği. İzlerken gözlerim doldu. Böyle bir çocuğum olsun demek kendime bir iyilik ama biliyorum ki o çocuğa bir kötülük. Bu ne ağır bir sorumluluk…