Nuran YILDIZ

İKİ SAPTAMAYI BURAYA YAZAYIM DA…

----- 15.06.2011 - 00:01 -----

Başbakan seçim zaferi sonrası balkonda. Zaferin tadını çıkarmakta.

Yenilenler üzülmekte ne kadar haklıysa, kazananlar da zaferin keyfini sürmekte o kadar haklıdır.

Herkese, her köşeye mesajlarını gönderdikten sonra, Anayasa konusuna geliyor balkonda. Ben olsam gelmezdim ama o geliyor. (Bir tür had aşımı cümlesi kurduğumun farkındayım.)

Kampanya boyunca hiç açılmadık bir konuyu zaferin keyfini sürerken açmanın sırası mıydı? Sırasıymış ki açtı ve dedi ki “Anayasa değişikliği için partilere gideceğim.”

Kılıçdaroğlu “Gelirlerse, kapımız açık” dedi, kapısının önü yangın yeriyken. “Amaaa..” dedi, “Anayasa’nın ilk üç maddesi tartışmaya açılamaz.”

Kılıçdaroğlu’nun yanıtını duyunca aklıma seçim akşamı, sonuçların açıklandığı ilk anlarda stüdyoda söylediklerim geldi.

Daha sandıkların %20’si açılmış. AKP %60’larda görünüyor, CHP %14, MHP ise %9’larda iken, moderatör Ahmet Böken soruyor: “Ne olur?”

“Görünen o ki bütüncül bir Anayasa değişikliği rafa kalkacak” diyorum, “olsa olsa anlaştıkları maddeleri içeren bir değişiklik paketi gündeme gelir. Yeni Anayasa anlamında bütüncül bir değişiklik olmaz.”

Oral Çalışlar iyimser, “Uzlaşırlarsa olabilir.”

Sayım bitiyor, sonuçlar belli oluyor.

Bende düşünce zerre değişmiyor: Türkiye’de yeni bir Anayasa’dan söz etmek zor. Radikal değişiklikler içeren bir Anayasa’dan söz etmek ise olanaksız.

Bu saatten sonra girilecek iddia, ancak değişiklik paketinin kaç maddeyi içereceğine dair olabilir.

Diğer saptamamı da buraya yazayım da zamanı gelince dönüp okuruz.

Hani seçim öncesi, Hükümet çevreleri yüksek sesle “Cumhurbaşkanının süresi 5 yıl” diyorlardı ya…

Bence artık Cumhurbaşkanının süresi 7 yıl!

Bu iki konuda da yanılırsam okur gelip beni bulsun.

AKP ZAFERİNİ ANLAMAK İÇİN…

Bakıyorum üç gündür AKP’nin seçim zaferini analiz eden edene… Uzun uzun konuşup, ciddi ciddi tartışıyorlar.

Enine masaya yatırıyorlar, yetinmiyorlar bir de boyuna yatırıyorlar masaya.

%50’lik seçim sonucunu anlamak için bir tek şeye bakmak yeterli oysa.

Seçim bitmiş, televizyonlarda halâ AKP’nin seçim türküsü dönüyor. Bir tek farkla. Türkünün sonunda “Teşekkürler Türkiye” yazıyor.

Caddelerden oy istemek için geçen seçim otobüslerinden bu kez “Teşekkürler Türkiye” anonsları duyuyoruz.

Bu iletişim mantığı anlaşılırsa, seçim zaferinin mantığını da anlaşılır.

ÖYLE SERMAYEYE BÖYLE MEDYA…

Hep diyorum ya “İstanbul sermayesi siyaseti okumayı bilmez” diye. Eminim seçim öncesi üst perdeden Hükümeti eleştirenler, şimdi ara bulucuların kapısındadır.

Hadi sermayedir, olabilir, entelektüel derinlik mutlak koşul olmak zorunda değil.

İyi de televizyonlardan birinin haber yöneticisi seçim sonucunu analiz ederken şöyle bir cümle kullanıyorsa ne demeli?: “CHP’nin oylarının ciddi oranda yükseleceği yönünde medyada da bir beklenti oluştu.”

Ne diyecekseniz bu duruma? Öyle sermayenin böyle medyası olur! Ya da… O medyanın siyasi analizi sanki halkın çok umurunda!

AKLIMDA KALAN

Eskişehir’den bir bağımsız adayın başına gelenler ve medya etkisi(!): Önceki yazımda “Seçimden Çıkan 11 Sonuç” yazmıştım. Maddelerden biri “Medya hiçbir şey, örgütlenme her şey”di hani. En çok eleştiriyi o maddeden aldım. Okurun geneli 9-10 maddeye katılmış, medya maddesine katılmamış. Peki. Bakın Eskişehir’de ne olmuş? Ahmet Yılmaz marketine gelen magandaları şişeyle kovalamış. Yerel medyaya (ve sanırım genel medyaya da) haber olmuş. Market mücadelesinin görüntüleri televizyonlarda, youtube’da dönmüş. İzlenme rekorları kırılmış. Bizimki girmiş havaya, Eskişehir’den bağımsız aday olmuş. O televizyon senin, bu Internet medyası benim dolanmış. İzlenme rekorları kırmış, hayranları artmış. Yolda yürürken herkes onu göstermiş. Bir ilgi, bir sevgi sormayın. Yetinmemiş, yüksek popülariteye bir de seçmen karnını doyurma eklemiş. Binlerce kişiye yemek vermiş. Seçim akşamı sandıklar açılmış, bizim vekil adayına çıka çıka 600 küsur oy çıkmış! Bizimki veryansın ediyor, “Ey Eskişehir” diyor, “yaptığın bu mudur? Ben de küstüm size hemşehrilikten çıkıyorum işte!” Evet, medyanın bir etkisi var ama genelin sandığı türden bir etki değil o.