Nuran YILDIZ

“PESPAYE İLİŞKİLER…”

----- 16.03.2012 - 00:01 -----
Güncelleme: 07.02.2013 - 00:50 -----

Ey okur, bu yazı size magazin yazısı gibi gelebilir ama değil.

Gülben Ergen meçhul sevgiliye cep mesajı yazmış. Meçhul sevgilinin işadamı .......... (İhtarnameyle isim çıkarılmıştır.) olduğu söylendi.

Olay doğrudur ya da değildir, beni ilgilendirmiyor.

Az önce “insan cep mesajlarıyla ne yapar/cep mesajları insana ne yapar” içerikli dersten çıktım ya, konu daha bir dikkatimde o bakımdan.

Gülben Ergen gibi popüler birinin, hem de meçhul olan sevgiliye uluorta mesaj yazması kaza sayılır mı? Gidin herhangi bir sosyal mekana bakın. Kocaman adamlar, kocaman parmaklarıyla mesaj yazıp kadınlara çanak tutmakta ya da kocaman kadınlar uzun tırnaklarıyla tuzaklar kurmakta.

Kafayı orada burada mesaj yazmaya takanlar, bulundukları “an”dan ve “mekan”dan kopuk yaşarlar. Nehirdeki tahta parçası gibi.

Gelelim Gülben Ergen’in mesajına.

Bir kadının bir adama “şah damarımsın” demesindeki köreltici tutku tuhaf olsa da anlamak mümkün. Birine aşık olmak, aşkın o “an”a ilişkin bir abartı olduğunu da unutup, sanki hep öyle olacakmış hissini yaymak demek zaten.

Bir kadın ya da adam, “şah damarımsın” yerine başka sözcüklerle geriye doğru başka adam ve kadınlara da benzer tutkuyu duymuştur. Gelecekte de başkalarına duyacağı gibi.

Aşk yalnızca kafayı bulandırmaz, geçmişi de unutturur.

Neyse konumuz o da değil.

Bir tür “dışavurum kanalizasyonu” gibi işleyen twitter’a mesajlaşması düşüp magazin gündeminin ortasına yerleşince, Gülben Ergen basın toplantısı yapıyor. Haber yapanları tehdit etmeyi ihmal etmiyor ama “Benim de hatam var, öyle uluorta mesajlaşmamalıydım” demiyor.

Adı geçen işadamı .......... (İhtarnameyle isim çıkarılmıştır.) isyan ediyor. İsyanının bir yerinde şöyle diyor: “Bu tür pespaye ilişkiler içerisine adımı dahil eden…”

Adam saptamasında haklı. Yalnızca magazinde mi? Siyasette de, iş dünyasında da ilişkilerin genel özeti bu: pespayelik!

Pespayelik o kadar yaygın ki, bir bakıyorsunuz adınız kalite olarak yanınızdan bile geçemeyecek adamların ağzında sakız olmuş.

Pespayelik bir tür yaşamı sürdürme stratejine dönüşmüş. Ya pespaye olacaksın ya da “yok” hükmündesin.

Ya pespayelik denizinde angut ya da kıyıda sabır küpü, başka yolu yok!

BU KÖŞENİN/SİTENİN GÜCÜ:

Burada daha önce bir öğrencimden söz etmiş, “özel bir kadın” demiştim. Yazının sonunda da “Umarım bu yazıdan sonra gazeteciler onun peşine düşmez” diyerek kaygılarımı belirtmiştim. Düşmüşler. Hürriyet’e kocaman haber yapmışlar.

Yazdıklarımızla insanları etkilemek başka, etkili yazmak başka. İkisi birlikteyse harika. Her yazar etkili olmak ister. İster de, ah şu fikir hırsızlığı olmasa… Burada yazdıklarınızı, sonrasında kaynak göstermeksizin, kendi fikirleriymiş gibi medyada sunan, ahkâm kesen yazı hırsızlarına ne yapabilirsiniz ki?

AKLIMDA KALAN

Politika yapmıyor gibi politika yapmak: CNN International’da, ABD Başkanı Obama ile İngiltere Başbakanı Cameron’ın Beyaz Saray’daki basın toplantısını izliyorum. Hangi gazetecinin ne soracağı önceden belli olan bir tür “bilgilendirme gösterileri”dir bu tür toplantılar. Hem Obama’nın hem de Cameron’un ezeli birlikteliğin kanıtlarıyla dolu tavırları ve rahatlıklarıyla yaptıkları konuşmalarda, sorulara verdikleri yanıtlarda dikkatimi iki şey çekiyor: 1. İki ülkenin görüşmelerinde ana konular Afganistan, İran ve Suriye. Birbirleriyle ilişkilere neredeyse hiç girilmiyor. 2. “İnsanlık”, “halk için”, “aile, çocuk, karı-koca (“husband and wife” diyor Obama)” gibi olumlu kavramlar öne çıkıyor, “terör”, “savaş”, “ölüm” gibi olumsuz sözcüklere neredeyse hiç girilmiyor…