Nuran YILDIZ

MAHKEMENİN İTİBARI…

----- 12.08.2013 - 00:01 -----

Mahkemenin itibarı insan olmanın itibarıyla yakından ilgilidir.

Mahkemenin itibarı yargının itibarıyla da yakından ilgilidir.

Mahkemenin itibarı devletin itibarıyla doğrudan ilgilidir.

Tarihin bir yerinde insanlar “devlet aygıtı”nı, güvenliklerini sağlaması için oluşturdu. Devletin güvenlik işlevi, başıma bir şeyin gelmesini önleyecek, gelirse de cezasını verecek olmaya duyulan inancı içerir.

Bugün ülkemizde ortaya konduğu gibi, güvenlik devletin baskı aygıtlarıyla tesis edilen bir şey değildir.

Devlete güvenin kurulmasında en önemli araçlardan biri, mahkemeler aracılığıyla yargıdır. İnsan bilir ki, başına bir şey gelirse devlet mahkemeler aracılığıyla adaleti sağlar.

Ülkemizde, savaş dönemleri hariç, mahkemelerin en çok itibar kaybına uğradığı dönemlerden biri Özal dönemidir. “Benim memurum işini bilir” zihniyetinin mahkemelere yansıdığı olaylar yaşandı bu ülkede. İnsanlar arasında “adliyede tanıdığın varsa gerisi kolay” anlayışı kol gezerdi.

Bugün, mahkemelerin itibar kaybının, Özal döneminden daha derin olduğu görünüyor.

Üstelik bu itibar kaybı, mahkemelerin yanlılığı iddiasından daha çok, doğrudan devleti yönetenler tarafından gerçekleşiyor.

5 Ağustos kararlarının toplumda yarattığı infialin ardından Cumhurbaşkanı Gül, üzüldüğünü ancak yargı sürecinin bitmediğini hatırlattı.

Başbakan Erdoğan aynı minvalde konuştu.

Başbakan yardımcısı, bakanlar hep aynı şeyi söylediler: Karar üzücü. Ancak süreç bitmedi. Bunun Yargıtay’ı var, Anayasa Mahkemesi var. Öyle dediler.

Ortalama bir zekâ bu söylemlerin, adaletin gerçekleşmediğine duyulan isyanı bastırmak, yangının alevini söndürmek için başvurulan bir yol (asla iletişim değil) olduğunu anlar.

Yöneticilerin adaletsizliğe karşı insanların isyanını bastırmak için söyledikleri bu sözler ne kadar amacına ulaşıyor bilemem, ama bu sözlerin bir başka sonucu daha oluyor: Devlet, devletin mahkemelerine güvenilemeyeceğini söylemiş oluyor.

“Siz boş verin davalarınızın görüldüğü mahkemeleri. Orada adalet gerçekleşmeyebilir. Gerçekleşmiyor da, buna da üzülüyoruz. Bu da son derece doğaldır” diyorlar.

Mahkemelerin itibarı Yargıtay’a havale ediliyor.

ARKADAŞIM…

Bu akşam maç var: Galatasaray-Fenerbahçe. Süper Kupa için oynayacaklar.

Bir tarafta tuttuğum takım Galatasaray ve onun sevmediğim teknik direktörü Fatih Terim.

Diğer tarafta tutmadığım takım Fenerbahçe ve onun yüreğini, adamlığını sevdiğim teknik direktörü Ersun Yanal. Arkadaşım.

Keyifli ikilem ama ben, arkadaşımın yanında olacağım bu maçta. Kazansa da, kaybetse de arkadaşlarını tuttuğu takıma değil, hiçbir şeye değişmemeli insan.

TUHAF BİR AŞK

Bayram arası. İstanbul’dan Bodrum’a uçuyorum. Hemen önümde, meşhur sarışın Burcu Esmersoy oturuyor. Yanında da sevgilisi.

O sırada elimdeki gazetenin magazin sayfasında Burcu Hanımla sevgilisinin fotoğrafı olmasa, o fotoğrafın da altında “büyük aşk” türü bir şeyler yazmasa, o adamın, o kadının sevgilisi olduğunu tahmin etmek mümkün değil.

Ne bir sözcük konuştular. Ne bir kerecik dokundular. Ne de bir kerecik birbirlerine gülümsediler. İki yabancı desem, o kadar yabancı iki yabancı görmedim ben.

Bu ilişkide bir iş var ama ne iş, bilemem.

AKLIMDA KALAN

RedHack Sözcüsü: RedHack’in bu siteyi takip ettiğini sanıyorum. Ya da kazara rastladılar. 30 Temmuz 2012’de, bundan tam bir yıl önce, burada, hukukçulara sormuştum: "Terörist ilan edilen Redhack sempatizanı olmak suç mudur?" RedHack de benim sorumu Twitter’dan yaymıştı. Geçen hafta, RedHack’in sözcüsünü dinledim Halk Tv’de. Mest oldum. Bayıldım. Bunda elbette gizli olmalarının yarattığı çekim var ama ondan daha çok sese yansıyan müthiş özgüveninin etkisi var. Ses tonu, vurguları, konuyu ele alış biçimleri, koydukları tavırlar. Muhteşem. Büyük kanallardan birine çıksa bu sözcü, Türkiye’nin en büyük politik hareketini yaratabilir. O derece etkileyici. Türkiye’ye gereken muhalefet, RedHack sözcüsünün görünebilir halidir. Ve ne yazık ki bu mümkün değildir. En doğru muhalefeti yapan kişi, göründüğünde tutuklanacak. Ülkemin kaderine bakın. Öneri: RedHack sözcüsünün 7 Ağustos 2013 tarihli Halk Tv bağlantısını internetten bulup izleyin. Ne demek istediğimi anlayacaksınız.