Nuran YILDIZ

GEZİ İLE ODTÜ DİRENİŞİ ARASINDAKİ FARKLAR

----- 21.10.2013 - 00:01 -----

Gezi protestolarıyla ODTÜ direnişinin aynı gerekçeyle ortaya çıkmış olması, aralarında benzerlik olduğu anlamına gelmez.

Her iki kesim de “ağaçları kestirmeyiz” dese de, elmayla üzüm kadar farklılar.

Elma da üzüm de meyvedir ama hiç bir benzerlikleri yoktur. Biri ağaçtandır, biri asmadan. Her ikisinin de kendi içinde farklı renkleri olsa da biri bir tanedir, diğeri çok tane.

Politikacıların ve entellektüel kapasiteleri hayli erezyona uğramış gazetecilerin ODTÜ’deki olaylara Gezi’ye bakarken kullandıkları gözlükle bakmaları yanlış olur.

Gezi’yi tam anlamamışlardı, umarım ODTÜ’yü anlarlar.

Bir kere İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının nezaket anlayışı, utanma duygusu Ankara’nınkinde yok.

İBB Başkanı Gezi’ye hazırlıksız yakalanmıştı, Ankara’nınkinin tüm senaryoları hazır.

İstanbul’un başkanı rezil olmaktan korkar, Ankara’nınki korkmaz.

İstanbul’un başkanı bugünlerde Başbakana sorun çıkarmanın hiç sırası olmadığını bilecek kadar sağduyu sahibidir, Ankara’nın başkanı sorun çıkarmanın politik varoluşu için zorunlu olduğunu sanır.

Başkanların yaklaşımı farklı da durumlar farklı değil mi? Çok farklı.

Gezi, Başbakan Erdoğan’a yönelmişti, ODTÜ Gökçek’te duruyor.

Gezi’de yedi benzemez bir aradaydı. ODTÜ’de herkes aynı düşüncede.

Gezi’dekiler önce birbirlerini tanımıyorlardı, sonra da birbirlerini tanımıyorlar. ODTÜ’de tanışıklığın tarihi bir geçmişi var.

Gezi’nin ideolojik bir çatısı yoktu, ODTÜ’nün var.

Gezi’de sizden olanla olmayanı ayıramazdın, ODTÜ’de hemen ayrılır.

Gezi’de yalnızlar başroldeydi,ODTÜ’de arkadaşlar.

Gezi ağaçtan yola çıkan bir isyan hareketiydi, ODTÜ ağaçtan yola çıkan bir direniş hareketi.

Gezi’cilerin o gün de bir çatısı yoktu bugün de yok. ODTÜ’nün kendisi saygın bir çatı.

Gezi Ankara’ya uzaktı, ODTÜ Ankara demek.

Gezi magazin figürlerine sakız oldu, ODTÜ magazin figürlerini sakız gibi çiğner.

Gezi sloganları espri kokarken, ODTÜ sloganları kızgınlık kokar.

Gezi medyatikti, herşey görüldüğü kadar vardı, ODTÜ neyin göründüğüne bakmaz, gerçeğin ne olduğuna bakar.

Gezi kolaylıkla popüler bir hal almaya yatkınken, ODTÜ ideolojik bir hal almaya yatkındır.

İKİ SORU

Soru bir, Rusya’da Greenpeace protestosundan tutuklu Gizem Akhan hakkında Başbakanın ağzından herhangi bir cümle çıktığını duyan oldu mu? Oldu da, ben mi atladım?

Soru iki, “postmodern kabadayı” Trabzonspor Başkanı, her fırsatta tehditler savuruyor. Hiç sakınmıyor. Başbakanın “Duruşunu takdir ettim” demesinden sonra tehditlerinin dozunu da hayli artırmış görünüyor. Acaba Türkiye’de bir Futbol Federasyonu Başkanı var mı? Varsa nerede, attaaa mı gitti?

ONLAR DEDİ AMA…

Arkadaşlarım “Mutlaka Gravity’e git. George Clooney var ama ondan önemlisi sen bu filmi seversin” dediler.

Başka arkadaşlarım “Kesinlikle Blue Jasmine, bu film tam senlik” dediler.

Ben tuttum “Kalbim Sende”ye gittim. Ne “Gravity” gibi bilgisayar efektlerine boğulmak ne de ismi bile kaç anlamlı ki diye derin düşünmek istemediğim Woody Allen filmi istedim. Sadece kafamı dağıtmak, biraz romantik takılmak için…

Nerden bileyim “Kalbim Sende”nin de kat kat anlamlardan oluştuğunu! Kafa patlatıcı mesajlarla yüklüğü olduğunu!

Pornografik görüntülerin bile (salonun neredeyse hepsi porno filme geldiğini düşünse de) “gerçek”le “gerçekmiş gibi” arasındaki farkı sorgulamak için kullanıldığını nerden bileyim!

Nerden bileyim, internet teknolojisinin gündelik ilişkileri nasıl eritip tatminsiz ve mutsuz insanlar yığınına dönüştürüşünün sorgulandığı bir filmin içine düşüp kendimi yiyip biteceğimi!

Artık romantik filmler bile romantik değil…

MUHTEREM NUR’A TEŞEKKÜR

Hayat arkadaşı Müslüm Gürses’i yitirmenin acısıyla yaşayan Muhterem Nur’a magazinciler, soruyor: “Müslüm Babanın hayatı filme çekilecek mi?”

Hanımefendi “Olur olmaz kişilere yaptırmam onun filmini” diyor.

Ortalığı hayli zamandır “olur olmaz kişilerin” doldurmuş olmasına rağmen unutmuştuk bu deyimi, anımsattığı için teşekkür ederim.

AŞK YÜZYILI BİTTİ ÜZERİNE BİRKAÇ TWEET

@aylakprenses: “Aşk Yüzyılı Bitti son zamanlarda okuduğum en etkileyici araştırma kitabı ve iyi bir tespit çalışması olmuş.”

@candan_bahar: “Aşk Yüzyılı Bitti tavsiye ederim…”

@antipenguenist: "Aşk Yüzyılı Bitti son dönemde okuduğum en güzel kitaplardan biri. Adına bakıp aşk romanı sanmayın, günümüz toplumunun sosyolojik analizi.”

@Figenozavcı: “Bernanke de aşk yüzyılı bitti diyor artık.”
@ebrukoralturk: “Hayata dair doğru tesbitlerle dolu bir kitap.”
@zehra_ozdemir: “İlef'te öğrenciyken Nuran Hocamın çıkarmasını manyak bir sabırla beklediğim kitabı, nihayet 'aşk yüzyılı bitti'...”
@aychulus: “Diplomamı elinden aldığım, iletişim duayeni canım hocam, güzel kadın Nuran Yıldız'ın yeni kitabı yine olaay.”

AKLIMDA KALAN

Russell Crowe’un anlamsızca ortada dolanması: Bir süredir bir Russell Crowe’dur gidiyor. Russell geldi, Russell gitti. Russell yemek yedi. Russell tweet attı. Russell yardım etti. Russell Bakanla buluştu. Russell okula alınmadı. Russell “Türkiye ne güzel” dedi vs. vs. Ben bu işten acayip kıllanmış durumdayım. Madem Türkiye’de film çekecek, madem Çanakkale Savaşı’nı konu alacak, birileri bu senaryoyu görmüş olmalı. Yılmaz Erdoğan’ın umurunda olduğunu düşünmüyorum ama hiç değilse Cem Yılmaz yemekteki alabildiğine geyik sırasında “İyi de Russell kardeş, bu filmde Türkiye’yi, kahramanlık mücadelemizi, topraklarımıza yapılan tecavüzü, haksızlığı nasıl ortaya koyuyorsun?” diye sormuş mudur acaba? Yoksa yine, her şeyiyle bu ülkede çekilip, Tanzanya’da çekilmiş muamelesi mi göreceğiz? Yoksa yine, Türkiye geri plandan öylesine görünüp kaybolan zavallı figüran konumunda mıdır? Yoksa kendi topraklarımızda verdiğimiz destansı mücadelede “barbar”, “posbıyıklı tecavüzcü” imajıyla mı sunulacağız? Dedim ya ben bu Russell’dan hayli işgillenmiş durumdayım.