Nuran YILDIZ

SEÇMEN

----- 10.02.2014 - 00:01 -----

Bu seçimlerde asla seçmenin yerinde olmak istemezdim.

CHP’ye oy vermek isteyen seçmen, “ya içine cemaat kaçtıysa” diye düşünüyor.

İktidar partisine oy vermek isteyen seçmen, “ya içine Kürtçülük kaçmışsa” diyor.

MHP’ye oy vermek isteyen seçmene BBP göz kırpıyor, “milliyetçiliğin hası bizde” diye.

“Cemaat”e gönül veren seçmenin, destekleme kararı aldıkları partiye gidesi gelmiyor.

Kafası karışık. Oy vermemek. Boş oy vermek. Kerhen oy vermek. Sıkışmış.

HİÇ ANLAMADIĞIM ŞEYLER

Fetullah Gülen, CNR Fuarcılık’ın sahibi değerli dostum Ceyda Erem’e saat hediye etmiş. Tissot marka. (Tissot’u severim.) Bir cemaat lideri kendisini ziyarete gelen birine neden saat hediye eder, hiç anlamadım.

Bu aralar hükümet üyeleri ardı ardına camii açılışı yapıyorlar. Hiç anlamıyorum. Camii dediğin market gibi bir şey değil ki, açılış yapınca Tanrının dikkatine girecek, açılış yapmayınca dikkate alınmayacak.

Sahibi Aydın Doğan olan Hürriyet’le, sahibi Ferit Şahenk olan Star Tv, Star Tv ile sahibi Acun Ilıcalı olan Tv8 arasındaki bağlantıyı anlayan biri var mı? Ben hiç anlamıyorum da…

UFAKTAN ÇARK MI BU?

Ahmet Hakan hükümeti uyarmış. “Cemaatle ilgili bir karar verin, yoksa olan bize olacak” demiş.

Ahmet’i severim. Aramızda kaymakla pişirilmiş yumurtanın hatırı vardır. Kendisine “dinci dönek” dedikleri ilk günlerde, kendisine göğsümü siper etmişliğim vardır, bilir. Ki, o zamanlar bu kadar popüler olmadığı için lehinde konuşmak yürek isterdi, hatırlatmak isterim.

Ahmet’in dün iktidar partisini, bugün cemaati sempatik bulmasının ve şimdi de “olan bize olacak” diyerek hafiften yol yapmasının ardında hiçbir kötü niyet, çıkar ilişkisi yoktur. Eminim.

O sadece, Aşk Yüzyılı Bitti’de ayrıntılarıyla anlattığım günümüz bireyinin ideal bir örneğidir: Ben merkezli, bağsız, güvensiz, kafası karışık ve olabildiğince esnek. O kadar esnek ki, milletin “dönek” dediği şey budur, yoksa zinhar dönek falan değildir.

CHP’NİN HALLERİ

-1-
Değerli dostum Muharrem İnce şöyle demiş: “30 Mart'ta Ak Parti yüzde 49 oy alsın bırakırım siyaseti. Yapacak bir şey yok. Giderim kitap okurum. Tavuk beslerim."

Bence şimdi bırak kardeşim. CHP grup başkan vekili bile çıtayı yüzde 49’a koyuyorsa, kamuoyu araştırması yapsan ne olur, yapmasan ne olur?

-2-
Yerel seçime şurada kalmış 45 gün. CHP’nin aday belirlemeden sorumlu beş artı üç kişisi birbirlerine bardak tabak fırlatıyor halâ.

Bunun adı parti içi demokrasi falan değildir. Acınası bir haldir.

Bu saatten sonra aday belirlesen ne olur, belirlemesen ne olur?

Adayını, tabak bardak fırlatarak belirleyince ne olacak? O adayın arkasında partisinin hangi kesimi duracak?

ERSUN YANAL’A NELER OLUYOR?

Önce Galatasaray’ı muhattap alan konuşmalar yapmaya başladı. Ki her zaman “rakiplerle işimiz olmaz” diyen adam.

Sonra, Eskişehir’de kaybettiği maçtan sonra yenilginin açıklamasını, savunmasını yapmaya kalktı, ki “maçtır olur” der geçerdi.

Şimdi de Sivas maçının hakemine laf atmış. Olacak şey değil!

Kendine gel sevgili dostum. Kendine gel ve sakin ol. Yoksa kötü olacak.

AKLIMDA KALAN

Annelerin saçları: Gezi olaylarında öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın annesinin saçlarına bakıyorum. On yıl önce bir barda öldürülüp halâ katili bulunamamış Barış Dönmez’in annesinin saçlarına… Hakkında üretilen sahte deliller nedeniyle intihar eden Albay Ali Tatar’ın “Bu anne ölmesin mi? Ama ölmedim işte..” inlemesine yüreğim dayanmazken bakıyorum okşanası saçlarına… Tam 17 yıl önce işkencede öldürülen gazeteci Metin Göktepe’nin ayaklarının zor taşıdığı bedeninin üzerinde, baş örtüsünün altından kendini bırakmış saçlarına takılıyor gözüm. Canları bedenlerinden evlatlarının öldüğü an gitmiş, nefes alıyor olsalar da. Saçları cansız ruhlarının acıdan yapılmış taçları gibi bir gecede bembeyaz olmuş. Hepsinin de saçları acıyla yıkanmış sabahlara kadar. Bembeyaz… Acının simgesi siyahtır derler oysa, baksanıza beyazmış…