Nuran YILDIZ

MESELE SİVRİ TOPUKLU AYAKKABI DEĞİL

----- 13.11.2014 - 09:00 -----

Keşke mesele sivri topuklu ayakkabı olsaydı. Fırlatırdın ayakkabıyı biterdi. Ama değil.

Kılıçdaroğlu nadiren yaptıkları bölge toplantılarında CHP’lileri uyarıyormuş: “Köylere giderken makyaj yapmayın. Sivri topuklu ayakkabı giymeyin.”

Belli ki, CHP’de “seçmenle iletişim” eğitimi verilmeye başlanmış. Hiç yoktan iyidir.

İyidir de, durumdan anlaşılan şudur;

Bir, seçmenle iletişimin başrolünde kılık kıyafet olduğunu sanmak hatadır. Seçmen için samimiyet, yüksek topuktan önce gelir.

İki, bu kadar yıl yapmayıp, sonra da bu kadar ilkel düzeyde siyasi iletişim dersi saçmadır.

Üç, CHP’de seçmenle iletişim kadınlara bırakılmış görünüyor.

Dört, CHP nerede ne giyeceğini bilmeyecek tiplerle siyaset yapıyorsa, “iktidar” uzakta bir ülkedir.

Beş, CHP için seçmenle iletişim fantastik bir boyuttadır.

“GİT ÖLDÜR DAHA İYİ!”

Birkaç hafta önce Seda Sayan “kadın katili” (böyle de bir kategori oluştu katiller arasında) birini yayına çıkarınca. Ortalık karıştı.

Sponsorlar desteği çekti. Hükümet fırçayı çekti. Seda Sayan zılgıtı çekti. RTÜK cezayı kesti. Show Tv de programı yayından çekti.

Pazartesi akşam. Beyaz Tv’de. “Beyaz Futbol” programına takılmışım. Uçukluğun ve rezaletin kaçıncı perdesine çıkılacak meraktayım.

Spor medyası ayık kafayla izlenecek gibi değil yazmıştım, geçen gün. Spor programları da ayık kafayla yapılmıyor bence.

Stüdyoda. Sunucu Ertem Şener var, temiz yüzlü görünümüyle yaptığı iş tezat bir insan. Ahmet Çakar var. Rasim Ozan var. Sinan Engin var.

Bu isimlerden en az ikisine promil testi şart. İzleyene kafayı kesin çekmişler hissi yayılıyor.

Yayına bir adam bağlanıyor. İsmi Nedim. Diyor ki “Biz Nazillispor’dayken, Ersun Yanal şike yaptı.” Futbolun daha yeni icat edildiği yıllardan söz ediyor, konu o kadar eski.

“Evime iki adam geldi, şike teklif etti. Ersun da aşağıda arabadaymış” diyor. Küçük ayrıntı: Ersun Yanal o sıralarda asker ve o maçta da oynamıyor!

Telefondaki adamın saçmalama düzeyi stüdyodakilere bin basıyor. O kadar ki içlerinden biri. Bizim kendisine soracağımız soruyu adama soruyor: “Alkol alıyor musun?”

Adam anlatıyor. “Ben şike yapmadım. Karımdan ayrıldım. İkimiz de bir daha evlenmedik. Bu Ersun benim hayatımı mahvetti.” Belli ki ruhsal durum kaymış.

Ahmet Çakar “Söylediklerinin doğruluğuna yemin eder misin?” diyor! Adam oğlunun ölüsünü öpüyor! Çakar, “Bir daha söyle” diyor, adam bir daha söylüyor.

Ne de olsa, hukuku yerle bir olmuş ülkede. Yemin hukuki kanıt sayılabilir. “Allah belamı versin yapmadım” dersin, yırtarsın.

Ertem Şener yalvarıyor: “Ersun hocam n’olur yayına bağlan. Bir mesaj at hocam.” Rezilliğe bir ortak daha istiyor. Neyse ki Ersun Yanal bağlanmıyor.

Bitmedi. Sinan Engin güya Ersun Yanal’ı savunacak, telefondaki adama “Bunları söyleyeceğine git adamı öldür daha iyi” diyor!

Yetmiyor, üstüne basıyor “Git öldür kardeşim!”

Şimdi RTÜK’e ve hukukçulara soruyorum. Adamın biri herkesin izlediği bir televizyondan başka birine “git öldür” diyebilir mi?

Adam gidip Ersun’a bir şey yapmaya kalkarsa, Sinan Engin azmettirici sayılmaz mı?

Bu ülkede spor programları RTÜK’ün ve hukukun kapsama alanı dışında mıdır?

TÜRKİYE’DE FUTBOLUN ÖZETİ

Futbolcusu teknik direktöre parmak sallıyor.

Tribünler boş.

Hakem, dünyanın en iyilerinden olsa bile kararlarına güven kalmamış.

Spor kulüplerinde bir tek star futbolcusu yok, ama çoğu futbolcusunu gece kulüplerinden toplayabilirsin.

Spor medyası zıvanadan çıkmış.

Spor bakanı, Federasyon başkanı ağzını açmıyor. Tanzanya’dan bakıyor gibiler.

Herkes Brezilya’dan 4 gol yediğimizi konuşuyor ama, o 4 golü yemek için Brezilya’ya 3 milyon Euro ödediğimizi unutuyor. Fatih Terim’e ödenenleri saymıyorum bile.

Bu ülke, paranın çok, futbolun ve karakterin yok olduğu bir yer oldu çıktı.

AKLIMDA KALAN

İstifa beklentim: Bu 10 Kasım. İki yıl önce ölen Ülkü Adatepe’ye Mustafa Kemal’in yatağına çiçek koyduran CNN muhabiri istifa etmiş. Ne asil bir davranış. Utanılacak işler yapıldığında istifa da edilirmiş. Şimdi. Ben. Mustafa Kemal’in ölüm saatini “9’u 10 geçe” olarak veren NTV editöründen ve de metni okuyan dış sesin sahibinden de aynı sorumlu davranışı bekliyorum. Üstelik NTV’nin hatası, CNN Türk’ün hatasından daha vahimken.