Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Başbakan Erdoğan'ı durduracak birini tanıyorum

Tam da Erdoğan’ın siyasi yükselişini durdurmanın imkansızlığına inanmaya başlamıştı çoğunluk.

Daha bir önceki gün arkadaşlarla “Erdoğan nasıl durdurulur” geyiğine kendimizi kaptırmış, yaratıcılığın zirvesini zorlamıştık. Hatta birimizin önerisi hayli tutmuştu. Solcuların AKP’ye transferi teşvik edilecekti. Böylece AKP içinde CHP’li, DSP’li çoğalınca partinin çökmesi de kaçınılmaz olacaktı.

Yani artık zihinler Tayip Erdoğan’ın yükselişine teslim olmuştu. En zor olan başarılmıştı.

Bugün bir seçim olsa “AKP kesin %60’ın üzerinde” diye o kadar emin konuşuluyordu ki sanırsınız herkes bir Tarhan Erdem olmuş.

Sonra dün Başbakan İspanya’da konuştu. Bir soru üzerine “Türban siyasi bir simge olsa ne olur” dedi. Oysa oraya Medeniyetler İttifakı için gitmişti.

Erdoğan’ın yükselişinde önemli rol oynayan “Bu şarkı burada bitmez” sloganında olduğu gibi “bu tartışma da burada bitmez”. Bitmez de ne olur? Muhalefetin içler acısı durumuna bakarsak Erdoğan yine bir çelik çomak oyunu başlatmış görünüyor.

Türban tartışmasına yeniden gaz dökerek acaba hangi kararları gözler önünden çekmeye çalışıyor merak ediyorum. Türban meselesinde geri adım atacak, bu konuda taviz verir görünerek, karşılığında başka tavizler mi kazanacak? Diyeceğim o ki o soru gelse de gelmese de Erdoğan bu cümleyi söyleyecekti.

Erdoğan’ın artık tekrardan sıkmaya başlayan oyunun görebilecek olan var mı?

Bu gerçekten bir oyunsa sonu ülke için tehlikeli.

Ya bu bir oyun değilse? Gerçekten de ayaküstü konuşmalarında sık rastladığımız Kasımpaşalılığı tutmuşsa yine? Danışmanlarının ona “medeniyetler ittifakı için geldiniz, bunun dışında bir konuya girmeyin” hatırlatmasına izin vermeyecek kadar havaya mı girmiş?

“Burası Madrit, uçağa binmedik henüz” diyemiyor mu kimse? Hani uçaklar yeni basın merkezlerimiz oldu ya. Genelde cesur açıklamaları uçakta yapıyor bizimkiler. “Altımız boşluk, söylediklerimiz için yemin bile etsek günahı olmaz” diye düşünüyor olabilirler. Yalan söylerken bir ayağını havaya kaldırarak kendini rahatlatan tipler gibi. Ya da uçağa binenlerde var olduğu söylenen kadere teslim olma psikolojisinden ne gelirse ağızlarından bırakıveriyorlar.

Bir, ister Erdoğan yeni bir çelik-çomak oyunu başlatmış olsun.

İki, isterse Kasımpaşalığı tutmuş olsun.

Üç, ya da artık havaya girdiğinden kimseyi dinlemez olsun.

Başbakan Erdoğan’ın yükselişini durdurabilecek tek adam Erdoğan’ın kendisidir! AKP’nin içinde ve çevresinde bekleyenler de bunu iyi biliyor.

AKLIMDA KALAN

Öğrencimin kendisiyle ve benimle mücadelesi: Sınav haftasındayız. Herkeste bir telaş, bir gerilim. Kapım çaldı, “İmaj Yönetimi” dersimi alan bir öğrenci girdi. Aramızda şu diyalog geçti:

-“Sizden imaj dersini alıyorum.”

-“Biliyorum, sınavınız haftaya.”

-“Evet, ben yine kalacağım”

-“Ne demek bu?”

-“Sizden geçen dönem de başka ders almıştım. Ondan da kalmıştım.”

-“Olabilir, bu kez geçersin belki.”

-“Sanmam. Bir önceki yıl sizden yine bir ders almıştım. Yine kalmıştım.

-“Peki, madem benden hep kalıyorsun, neden derslerimi almaya devam ediyorsun?”

-“Kalacağımı biliyorum ama sizin derslerinizi hayatta başarmak için almam gerektiğini de biliyorum. Kalsam da derslerinizi almaya devam edeceğim.”

- Bu diyalog aynen yaşandı. Oysa biz hocalar öğrencilerin kolay geçeceği derslere yöneldiklerini iyi biliriz. Araştırdım, gerçekten de bu öğrenci benden sürekli ders almış ve sürekli kalmış. Yani hocayı pohpohlama durumu yok. Hayatın en zorlu dönemi diye bildiğimiz üniversite yıllarında kendine karşı iyi bir mücadele veriyor. Mücadelenin büyüğü küçüğü olmaz. Umarım geçer bir sınav kağıdı verir bu kez.

(Haberturk.com 15.01.2008)