Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Bir Orhan Pamuk yazdım şu halime bakın

Orhan Pamuk’un yeni kitabı üzerine yazmamla e-posta yağmuruna tutulmam bir oldu. Meğer kanayan bir yaraya dokunmuşum.

Bugün Pamuk’un söyleşilerindeki tuhaf ayrıntılara girmekti niyetim. Vazgeçtim ve Pamuk yazısı üzerine gelen e-postalara yer vermek istedim.

- “..bence kadınların seksten soğumaları daha sağlıklı düşünmelerine yol açar ve fuhuş, porno, kadın çıplaklığı teşhiri gibi ana ticaret alanları daralır.. Süleyman M.”

Yazarın yanıtı: Süleyman Bey size naçizane tavsiyem acilen bir doktora görünmeniz, ateşiniz çıkmış gibi.

- “Sizi her gün hiç aksatmadan takip eden bir okurunuzum, daha önce birçok yorum ve yazılarınıza katılmama rağmen hiç yazmamıştım ama bugün artık kendimi tutamadım. Orhan Pamuk ile ilgili yazdıklarınıza %100 katılıyorum ve hatta kendisiyle ilgili bu kadar çok övgü dolu yazılar yazan ve kitaplarını özellikle son kitabını göklere çıkaranları ağzım açık
şaşkınlıktan dona kalmış olarak izledim. Herhalde sadece ben tamamen farklı ve aykırı düşünüyorum diye içimden geçiriyordum. Yeşim K.”

Yazarın yanıtı: Yeşim Hanım üzülmeyin, benim bir arkadaşım var. Orhan Pamuk’un her çıkan kitabını alır. Daha 10. sayfayı geçtiği görülmedi. Sıkıntısı ise bu durumu kimseye itiraf edememesi. Kendisine tedavi olmasını önerdim, merak etmeyin.

- “Sizi son yazınızda Pamuk'un kitabıyla alakalı içten içe, bir karalama kampanyası havasına girişmiş gördüm. Gündeme getirdiğiniz bu fikir haritası ile insanlar ister istemez sizle aynı kanıya kapılacaklar. Siz kitabı okuduktan sonra sex yaparken değişik cinsel isteklerinizden mi uzaklaştınız ya da bi problem mi yaşadınız partnerinizle? Volkan İ.”

Yazarın yanıtı: Bir karalama kampanyası demektense özgür eleştiri ortamında kendi düşüncelerimi yazmak diyelim. Sorunuza gelince, özel yaşamları didiklemek kötü bir huy…

- “Zaman buldukça yazılarınızı okuyorum ve yılların eğitim almış bir öğretmeninin neden yazılarında belirgin zaman aralıklarıyla cinsel hayata değindiğini çok merak ediyorum? Murat Ç.”

Yazarın yanıtı: Çok basit Murat Bey, siyaset yazılarından daha fazla okunduğu ve geri dönüşü olduğu için. Mesela siz onca siyaset yazdım yazmadınız, cinsellik yazdım damladınız.

- “Çok acımasız yazmışsın... Ahmet D.”

Yazarın yanıtı: Farkındayım. İyi tarafından bak, Orhan Pamuk’un umurunda bile değil.

- “Yazılarınızla herkesin gönlünü kazanıyorsunuz... Orhan T.”

Yazarın yanıtı: Orhan Bey size öyle geliyor. Küfür döşenenlere ne demeli, sevdiklerinden mi yapıyorlar?

- “O. Pamuk'un romanında anlattığı tip gibi; sorunlu seks takıntıları olan biri
ile gerçek hayatınızda değil de edebiyat dünyasında karşılaşmış olmanız ne büyük şans !!! Ben benzer durumları yaşadım ve yadırgamıyorum...Ama, siz yazış biçimini eleştiriyorum, beğenmiyorum diyebilirsiniz tabii. Pazarlama anlayışına gelince; siz bile onun için çalışıyorsunuz baksanıza! Ayşe A.”

Yazarın yanıtı: Bir yazar için çalışmak olsa olsa beni mutlu edebilir.

- “Yazarın bu kitabını okuyamadım ama yazınız üzerine alıp okuyacağım yani Orhan Pamuk sizin sayenizde benim gibi kişilere de ulaşmış olacak ve kitabı eminim yazınız sayesinde daha çok satmış olacak. Yazı stiliniz ve içtenliğiniz ile okur ile çok iyi iletişim kuran yazarlardan birisiniz. Her yazınızı okuduğumda bir yazsam Nuran hanıma diyorum sonra işler ve aklıma yazacak bir şeyler gelmediği için sonra yazmaktan vazgeçiyorum veya diyorum ki benim gibi binlerce okuyucusunun arasında benim mailim çöpe gider boşuna yazmanın anlamı yok, Ama bugünkü yazınız ve her zamanki gibi samimi eleştirileriniz sonucu dedim ki kendime ve içimden gelen sese haksızlık etmeyeyim Nuran hanıma bir mail yazayım. Belki de ilk mail attığım yazarlardansınız, içten ve samimi yazılarınız ve mail attıracak kadar yazar okuyucu diyaloğu oluşturduğunuz için teşekkür ederim.. Fatih A.”
Yazarın yanıtı: Fatih Bey sayemde Orhan Pamuk kitabının daha çok satması beni gerçekten çok sevindirir. Bunu geçelim. Anlamadığım siz bu e-postayı yazarken dalga mı geçiyordunuz yoksa hafif alkol durumları mı mevcuttu? E-postayı kısaltmak istemedim ki resim tam görünsün.

- “Ne yaptınız şimdi siz, Tüm AB şakşakçıları, işbirlikçileri, sözde insan hakları savunucularını, kendilerini aydın niteleyen yazarları, şairleri hepsini karşınıza aldınız:) Alp T. Ç.”

Yazarın yanıtı: Sanmam, onlar beni okumuyorlardır. Okuyorlar mıdır?

- “Nobel ödülü almış bir yazarın bu kadar basit bir kitap yazması büyük bir hayal kırıklığıdır. Kitabı okurken yarattığı tek duygu ise "utanma"dır. Kitabı dört gözle bekleyip, çıktığı gün alan bir okur olarak benim üzerimde bıraktığı etki de erkeklerden soğumak oldu! Pamuk masumluğu tartışılacak bir müze kitabı üzerinde çalışacağına İstanbul kitabının devamını yazmaya vakit ayırsaydı daha hayırlı olurdu diye düşünüyorum. Kısacası, bugün Habertürk'te yayınlanan yazınızdaki cesur eleştirilerinizden dolayı teşekkürlerimi sunmak istedim. Seda”

Yazarın Yanıtı: Seda Hanım neden utandığınızı yazmamışsınız, kendinizden mi, yazardan mı, kitaptan mı? Erkeklerden neden soğudunuz hiç ama hiç anlamadım okuduğunuz yalnızca bir roman. Pamuk’un ne yazacağına karar verecek olan da Pamuk’un kendisidir. Mesela ben Tanklar ve Sözcükler’in devamını yazmak zorunda mıyım? Kararlıyım ki yeni kitabım aşk ve ilişkiler üzerine olacak. Yok, pratikten değil teoriden hareket edeceğim. Hem artık şu “cesur” tanımından tırsmaya başladım. Elimi korkak alıştırmalıyım.

- “ Dün Necati Doğru, bugün siz...Allah aşkına nedir bu yazar kıskançlığı... Pamuk hakkında cümleleri seçerek yaptığınız eleştirileri Yaşar Kemal için yapar mısınız? Ben cevaplayayım; Ne Kürtlüğü kalırdı ne de komünistliği. Ha bu arada, güzel resim veren sanatçıların yazısını okumak insanı ferahlatıyor. Sizin yazılarınızı da okuyorum ve güzel buluyorum. Hala okumaya devam edeceğim. Ama Necati Doğru benim için dün bitti. Ümit E.”

Yazarın yanıtı: Necati Doğru için üzüldüm demek ki o fotoğraftan kaybetti, ben fotoğraftan kazandım. İyi de Ümit Bey, benim sanatçılığım nerden geliyor onu da yazsaydınız. Hem Yaşar Kemal’i eleştirecek insanın kalemi taş kesilir bence.
İyi ki varsınız…

DİKKATLİ OKURA TEŞEKKÜR

Önceki yazımda geçen deyimin aslı “tulumba çıkarmak” değil, “tulum çıkarmak” olmalıydı.

" ‘Tulumba çıkartmak’ değil, ‘tulum çıkarmak’ canım hocam” içtenliğiyle beni uyaran Sevgili Hasan Çeliktaş’a (ki kendisi eski öğrencimiz olur),
“ … yazınızı okurken gözüme ilişti: ‘AKP neredeyse tulumba çıkarmamış mıydı?’ ifadesindeki ‘tulumba’nın yaygın kullanımının "tulum" şeklinde olduğunu hatırlıyorum.” Diyerek tüm nezaketiyle dikkatimi çeken siyasal iletişimci Abdullah Özkan’a,

Aynı uyarıyı “Tulumba çıkarmakla tulum çıkarmak arasındaki farkı bilmeyen birine ben ne diye Karamürsel’den sepet getireyim ki” diye sepetin üstüne yatan Karamürselli Sevgili Halil Rıfat Güven’e dikkatleri için çok teşekkür ederim.

Onlara “sizin başka işiniz yok mu?” Demek de benim hakkım..

AKLIMDA KALAN

Çevremdeki insanlara sıkça hatırlattığım iki söz: Yakın çevremdeki insanlara, daha doğrusu zarar görmesini istemediğim insanlara iki sözü daima hatırlatırım: “Gazeteci bir numara küçük ayakkabı gibidir, arkadan vurur.” ve “Mesafe insanı temiz tutar.” Her ikisi de Amerikan atasözüdür ama bizde de çok işe yarar. İkisini de unutmak başa büyük beladır.

(Haberturk.com 08.09.2008)