Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Padişahım A. Yıldırım çok yaşa! Ötekiler siz de!

Fenerbahçe-Gençler Birliği maçında taraftarlar Aziz Yıldırım’ı protesto etmişler. “Padişahım sen çok yaşa!” diye bağırmışlar.
Anlaşılan bunca yıla rağmen Aziz Yıldırım’ı zerre kadar tanımamışlar. Bu protesto cümlesinden Yıldırım olsa olsa keyif almıştır.
Keyif almaktan öte ellerini taraftarlara doğru kaldırıp “İşte bu benim halkım! Cumhuriyet bitti yaşasın Sultanlığım!” diye haykırmamak için de kendisini zor tutmuştur.
Taraftarlar protestoya devam edip “Bu devirde kimse sultan değil, padişah değil” şarkısını söylemişler.
Birileri bu taraftarı dürtse iyi olur. Gerçekle bağları kopuk.
En çok para harcayan, en az kâr eden, o kârı da taraftarın şimdi şikayet ettiği “taraftar=tüketici” yaklaşımından kazanan kim? Aziz Yıldırım.
Kulübün onca zararı karşılığında dişe dokunur başarı sağlayamayan kim peki? Yine o.
Buna rağmen yıllar yılı Fenerbahçe Başkanı olan kim? Aziz Yıldırım!
Kendi başarısızlıklarının hesabını vermek yerine kendisinden sonra kimin geleceğini belirleyecek olan kim? Yine o.
Bu devirde kimse sultan değil, padişah değilmiş! Hadi canım.
Aziz Yıldırım bu saltanatı nasıl sürdürüyor? Takım her çıkmaza girdiğinde kendi televizyonuna çıkıp yağıp gürleyerek.
Bu yöntem size birini çağrıştırmıyor mu? Bildiniz, Başbakan Erdoğan.
O da aynı şeyi yapıyor. Ne zaman çıkmaza girse birilerini bulup öfke kusuyor. Peki o kaç yıldır hem de oylarını artırarak hüküm sürüyor? 6 yıldır.
Her konuşmasında “benim halkım” diye bizi bağrına basan kim? Başbakan Erdoğan.
Bu devirde kimse sultan değil, padişah değilmiş! Hadi canım.
Peki Milli Takım teknik direktörü Fatih Terim farklı mı? Değil.
Takımın Avrupa üçüncülüğünü bile şampiyon olmuş gibi karşılamadık mı? Var mı dişe dokunur bir başarısı? Yok.
Peki takımın her kötü gidişinde o ne yapıyor? Sağa sola küfür savuruyor. O küfür savurdukça sözleşmesinin süresi uzuyor. Tuhaf değil mi?
Kaç yıldır Milli Takımın başında? Saymadım kaç yıl oldu.
Bu devirde kimse sultan değil, padişah değilmiş! Sizin de “hadi canım” diyesiniz gelmiyor mu?
Hadi ben “Liderler, İmajlar, Medya” kitabımı yazdığım günlerden beri “Bu ülke tek adama meyilli bir ülke. Seçenek sunmaktansa birini dayatmak daha getirisi olan bir durum” derken haksızdım diyelim.
Peki bize “kodu mu oturtacak biri lazım” diyen kabzımal dostumuz haksız mıymış?
Lafı tersinden anlayan bazı okura not: Böyle olmalı demiyorum, malzeme bu diyorum. Anlatabiliyor muyum?

YENİ TİM BAŞKANI KONUŞMADAN DÜŞÜNMELİ…
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) yeni başkanı Mehmet Büyükekşi yolun başında öğrenmeli ki medyaya açıklama yapmak ciddi iştir.
Büyükekşi “Tribünlere oynamayacağız. Siyasete bulaşmayacağız” demiş. Oysa bu sözleri dışında kalan tüm sözleri siyasete bulaşık. Liberal ekonomiye ilişkin söyledikleri geyik muhabbetine girmiyorsa siyasete giriyor. Türkiye’nin ihracatından söz etmek de öyle.
Sanırım Büyükekşi kendisinden önceki TİM Başkanının Devlet Bakanı Tüzmen’in ruh ikizi ya da yapışık kardeşi gibi algılanmasından ve üyelerinin bundan duyduğu rahatsızlıktan kaçmak için “ben siyasete bulaşmayacağım” diyor.
Bir meslek kuruluşunun başında olmak siyaset yapmak anlamına gelir. Büyükekşi’den önceki başkanın bunu yanlış yapması, tadını kaçırması başka bir şey.
Kendisine önerim medya önünde ağzından çıkana dikkat etmesi.

AKLIMDA KALAN
Ferrari gibi olmak ya da Murat 124 gibi olmak: Ünlü tasarımcı Massima Vignelli, 77 yaşında içinde bulunduğu durumu anlatmak için şöyle demiş: “Ben 77’yim. Libidom eskisi gibi. Kendimi son model bir Ferrari gibi hissediyorum. İnanılmaz bir hız yapabilirim ama lastiklerim yok.” Ne korkunç, ne trajik, ne doğru, ne muhteşem bir saptama. Umarım o yaşta (o yaşa gelebilirsem) kendimi Murat 124 gibi hissederim; Kendi işimi yapabilecek kadar dinç, büyük beklentileri olamayacak kadar durumun farkında.

(Haberturk.com 22.09.2008)