Nuran YILDIZ

Haberturk.com - Arşiv

Evet, CHP kapatılmalıdır ama...

Başbakan Erdoğan’ın söylediği gerekçeyle değil.

Erdoğan “genel-yerel seçimler” kampanyasında konuşurken, CHP’nin “her mahalleye Kuran Kursu” vaadini tiye almak için “Herhalde AKP’ye kapatma davası açanlar izliyordur” demiş.

Güya CHP de AKP gibi “laikliğe karşı odak olma” suçundan hakkında dava açılabilir kıvama gelmiş.

Erdoğan’ın sözlerinde haklılık payı yok değil. Elbette CHP kapatılmalıdır. Ama Erdoğan’ın gerekçesiyle değil.

Yönetiminin beceriksiz oluşu başka şey “laikliğe karşı odak oluşturması” başka şey. Bu gerekçe CHP’nin DNA’sına uymaz. Genetiğine uygun değil, tutmaz.

Ama…

Elbette CHP kapatılmalıdır. Nedeni de Erdoğan’ın bir gün önceki konuşmasında duruyor. Diyor ki Erdoğan “Tereciye tere satmanın ne anlamı var.”
Sonra köşe yazarları üzerinden dolayımlayarak devam ediyor: “Sahicisi varken taklidine gerek yok.”

Haklıdır. Aynı partiden iki tane olmaz. Hele bir de o partilerden yola önce çıkanı henüz yıpranmamışsa…

Ama bizde böyle kötü bir huy var. Yeni bir çaba, yeni bir yol, yöntem, farklı bir anlayış, yaratıcı bir teşebbüs için bedenimizin uygun yerini kımıldatmayı sevmeyiz.

Biri düze çıkacak bir yol buldu mu, hemen benzerini karşısına dikeriz.

İyi iş yapan bir kebapçı mı var hemen yanı başına bir kebapçı daha açarız. Bir sokağa bir telefoncu açılır, iki adım öteye bir telefoncu daha açılır.

Mesela Ankara’da. Eskişehir yoluna bir AVM açılır, yol boydan boya AVM’lerle doluverir.

Diyeceğim o ki Erdoğan “CHP’ye kapatma davası açılmalı” derken haklıdır ama gerekçeyi daha inanılır ortaya koyması gerek.
Bir ipte iki cambaz oynamaz misali aynı mahalleye aynı şeyleri söyleyen iki parti gerekmez.

ARDA’NIN FOTOĞRAFLARI

Görmedim ama duydum. Galatasaraylı futbolcu Arda’nın evinde, özel ortamında çekilmiş fotoğrafları medyada yer almış.

“Fotoğraflarda ne yapıyorlarmış ki?” kaşındırıcı sorusu aklıma hiç gelmedi. Ama zihnimi fena meşgul eden şeyler oldu.
Mesela, insanların sevgilisiyle “yan yana fotoğraf çektirelim” (Nazan Öncel’e sevgiyle) merakı nereden gelir bir türlü anlamam. Bu sorunun yanıtını teorik olarak bilirim ama yine anlamam.

Daha önemlisi Arda özelinde Türk futbolcuların, özellikle de star olabilecek yetenekteki futbolcuların bu kadar korunaksız olmaları.

Hayata acemi oğlan çocuğu şeklinde takılmaları.

Şöhret yönetimi denen kavrama bu kadar uzak olmaları. Bu konuda onlara mı yoksa kısa dönemde onlar üzerinden köşe dönme hevesinde olan menajerlerine mi kızmak gerek bilmiyorum.

Bildiğim, bu yeteneklere göz göre göre yazık oluyor ve dünya futbolunda esamemiz okunmuyor…

AKLIMDA KALAN

Hülya Avşar’ın annesine “Amiralim” demesi: Çoğunuz fark etmiştir. Hülya Avşar kaybettiği annesi için “O benim amiralimdi” demişti. Bir anne pek çok sözcükle tarif edilebilir. Ama askeri bir terimle tarif edilmesi beni düşündürdü. Bir yandan TSK’yı yıpratmak için var gücüyle çalışan yer altı dünyası alabildiğine çabalarını sürdürürken, bir kadın en acılı anında en sevdiği insana “amiralimdi” diyor. Bu durum bizde askerin yüreğe ne kadar yakın olduğunu gösteriyor. Diğer yandan, ancak Hülya Avşar gibi bir kadın, şöhretin ve İstanbul’un acımasızlığında, fırtınalı deniz gibi bir hayatı yaşarken kendisini hep sığınacak limanlara götüren, hasar almasını önlemek için onu koynunda gizleyen annesine “amiralim” diyebilir.

(Haberturk.com 09.02.2009)